15 Temmuz 2016 sonrası MHP'nin siyasal söylemi ve milliyetçi muhafazakâr söylem

Abstract

Ekim 2016 tarihinde Devlet Bahçeli'nin Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) Türkiye'nin anayasasının ve hükümet sisteminin değişikliğinin yapılması konusunda çağrıda bulunması ve akabinde yapılan seçimlerde AK Parti-Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) arasında kurulan "Cumhur İttifakı" ile iki parti arasındaki ortaklık perçinlenmişti. MHP; AK Parti'ye muhalif parti olmak yerine destek olan bir parti konumuna gelmişti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bile CNN Türk kanalına verdiği bir röportajda Türkiye'nin hükümet sisteminin değişikliği konusunda "Bahçeli'nin niye evet dediğini anlamış değilim" şeklinde beyanda bulunmuştur. Diğer taraftan MHP'nin siyasi figürleri ve Bahçeli ise her zaman söylediklerinin arkasında olduklarını ve siyasal çizgilerinin değişmediğini iddia etmişlerdi. Bu iddia, söylem ve belirsizliklerden hareketle; MHP, var olan siyasal çizgisinin dışına mı çıkmıştır? Ya da AK Parti, eski siyasal duruşunun dışına çıkıp MHP ile benzer bir siyasal politika mı çizmeye başlamıştır? Soruları önemli bir çalışma konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktürel durum çerçevesinde iç ve dış politikasını şekillendirmede öne çıkan olaylar değerlendirildiğinde, AK Parti'nin yanı sıra muhalefet partilerinden CHP ve İYİ Parti'nin de milliyetçilik anlayışlarında dönüşüm yaşandığını göstermiştir. CHP ve İYİ Parti'deki dönüşümün MHP'nin geleneksel milliyetçilik anlayışı ile ters düşmesi ve diğer taraftan AK Parti'nin tanımladığı "millet" kavramının değişime uğrayarak muhafazakâr milliyetçi bir ideolojiye evrilmesi, MHP ve AK Parti arasındaki iş birliği anlayışının ittifaka dönüşmesine sebep olmuştur. 24 Haziran 2018 seçimleri ile AK parti ve MHP arasında tarihi bir birliktelik olarak ifade edilen seçim protokolü imzalanmış, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sonrası yürütülen politikalar ise her iki partinin de üzerinde uzlaştıkları protokole sahip çıktığını gösteriyordu.

In October 2016, Devlet Bahçeli called on the Justice and Development Party (AK Party), to change Türkiye's constitution and government system, and in the subsequent elections, the partnership between the two parties was cemented with the "Public Alliance" established between the ruling party AK Party and the Nationalist Movement Party (MHP). MHP; instead of being an opposing party to the AK Party, it became a party that support AK Party and acted together with the government wing. Even the Chairman of the Republican People's Party (CHP), Kemal Kılıçdaroğlu, stated in an interview at CNN Türk channel, "I do not understand why Bahçeli said yes" about the change of Türkiye's government system. On the other hand, MHP's political figures and Bahçeli claim that they always stand behind what they say and that their political lines have not changed. Based on these claims, discourses and uncertainties; "Has MHP gone beyond its existing political line?" or "Has the AK Party gone beyond its old political stance and started to follow a political policy similar to MHP?" Problems emerge as an important subject of study. When the prominent events shaping Türkiye's domestic and foreign policy within the framework of the cyclical situation Türkiye is in are evaluated, It has been shown that in addition to the AK Party, the opposition parties CHP and İYİ Party have also experienced a transformation in their understanding of nationalism. The transformation in CHP and İYİ Party contradicted MHP's traditional understanding of nationalism, and on the other hand, the concept of "nation" defined by AK Party changed and evolved into a conservative nationalist ideology, causing the understanding of cooperation between MHP and AK Party to turn into an alliance. With the June 24, 2018 elections, an election protocol was signed between the AK Party and MHP, which was expressed as a historical unity, and the policies implemented after the transition to the Presidential government system showed that both parties embraced the protocol they had agreed on.